2 Mayıs 2010 Pazar

sevi-yorum

sevi-yorum

Sevgiler şekil değiştiriyor dostlar...
Hele eski dinazor ruhlu olanlar...
Ondan bu kaçıp saklanmalarımız kendimizden ve çevremizdekilerden...
Ondan bu yüzünü görmeden kurduğumuz dostluklar...
Kendimiz gibi dünyaya yabancılaşmış insanları arıyoruz...
Bulabiliyor muyuz?
O kadar az sayıdalar ki zorlanıyoruz...

"Sevgi"
Herkesin içini titreten sözcük... Herkesin sahip olmak istediği şey... Hepimizin ihtiyacı olan yaşamsal gereklilik...

Sevgisiz insan var mıdır dostlar... Bence yoktur... Mutlaka birşeylere sevgi duyuyor insanlar...

Herkesin bir sevgi/lisi var yani... bazen aşk halini alan karşı cinsten biri... bazen çok yakın bulunan bir dost... bazen evlat, anne, baba, kardeş... ve sevginin her hali güzel hatta özel...

Dedim ya sevgisiz insan yoktur...

Bakın bazıları cep telefonunu seviyor,
Bazıları indirim yapan marka mağazaları,
Bazıları o mağazaları indirim olmayan zamanlarda da seviyor,
Zaten onlar "etiket" seviyorlar...
Ama işte sevgi duyuyorlar...

Bazıları bir ünlüye sevgi duyuyor,
Senin hayranınım diyor,
Hayranlık benim için ilkel bir çağrışım,
Ama birileri bunu seviyor,

Bazıları sakal seviyor, cübbe, entari, tespih, takke...v.s...
Bazıları cami, kilise, türbe, cenaze, mezarlık seviyor,
Bazıları "evliya sanıyor dede seviyor"
Ne çok sevgi açı var görüyor musunuz?

Bazıları en çok kendisini seviyor,
En tuhaf olanlarıda bunlar,
Dünya kendi ekseni etrafında dönüyor sanarak,
Bütün çevresine etki ediyor,
En güzel kendisi,
En akıllı,
En şık,
En kaliteli (!)
En becerikli,
En şahane,
En iyi,
En bilmem ne....... ama kendini bişey sanıyor işte...

Böylelerinin yanında fikir beyan edemezsiniz, bir şey öneremezsiniz, o biliyordur mutlaka, o düşünmüştür, o denemiştir, o yapmıştır, onun yapmadığı bişeyi siz yapamazsınız...

Bir grubu, takımı, ideolojisi sevenler...
Taraftarlar,
Fanatikler,
Sevdikleri takım uğruna can verip can alacak kadar aşk doludurlar !!!

Aldığı eşyayı sever bazısı, arabasını, parfümünü, evini, barkını yani her hangi bir nesneyi...

Sevgi, kutsal ve özel sözcük...

Doğru sevgiyi ve sevgi/liyi bulamayanlar o boşluğu bir şeyler dolduruyor...

Sevgi soyuttur, içinde hep vardır... Düşünün bebekleri ilk öğrendikleri duygudur sevmek... Annelerini severler bebekler, annesini gören ir bebeğin bakışları canlanır, neşelenir, heyecanlanır aşk’tır bu...

İlk öğrendiğimiz duyguyu doğru yerde ve zamanda kullanamazsak ve ego denilen şeyin oyuncağı olursak sevgi somutlaşıyor ancak hep nesnel kalıyor... İşte o saatten sonra insan depresyon denilen bulanım ve sevgisizlik hastalığına yakalanıyor...

Çünkü sevgi bir iletişim gerektiriyor, sen elmayı seviyorsun diye elmanında seni sevmesi gerekmez diyor ya şair...

Evet eğer sen sevgi için elmayı seçersen, karşılık alamayacaksın...

Yok karşılık ve ileşitim verecek bir varlığı seveceksen asla açlık hissetmeyeceksin...

Dünya büyük bir kriz yaşıyor, insanların büyük çoğunluğu mutsuz ve umutsuz... Yarısından çoğu depresyonda, zengin ya da fakir olması gerekmiyor üstelik ama sevgi fakiri ise mutsuz olması kaçınılmaz...

Hepimizin ihtiyacı var sevilmeye, bunu hissetmeye, duymaya, anlamaya ve sevmeye... Bu bedenlerin mayasında sevgi var, aşk var, aslına rağmen yaşayamıyor insan...

Bazen yanlış yerde yanlış bir şeyi seviyor insan bu öyle güçlü bir duygu ki çok uzun zaman kalıyor etkisi sende... Beslenmeye beslenmeye komaya giriyor ama asla ölmüyor... Can çekişiyor inliyor, ağlıyor ama ne kimse anlıyor, ne biri duyuyor nede görüyor... Biri çıkıp onun dilini çözene kadar... Suskunluğa sığınıyor insan...

İnsanlara bakın, geçici ve yalan mutluluklar yaşıyorlar... Alışveriş merkezleri hıncahınç dolu deli gibi alışveriş yapan insanlar aldıkları giysiye bakıp mutlu olanlar, sonra ondan bıkıyorlar...

Baharı sevmek öyle mi?
Ya çocukları,
Ya kelebekleri,
ya insanları, hemde onlardan nefret edercesine,
ya kuşları,
ya güneşi, ayı, bulutları, yıldızları,
ya Allah’ın yaratmasını,
Ya ALLAH’ı,

Denizleri mavi, ormanları yeşil, havayı tertemiz ve oksiyenle dolu, kırları çiçek dolu, dereleri çağıl çağıl, yağmurları şakır şakır, gelincikleri, kutupları ve ordaki fokları, yunusları, arıları, dünyayı dünya yapan bütün güzellikleri sevmekten mutsuz olanınız var mı?

Yalnızları, terkedilmişleri, yetimleri, yaşlıları, unutulmuşları sevmekten yorulanınız var mı?

Vatanı, ahde vefayı, sözde durmayı, dostluğu, dürüstlüğü sevmeyen var mı?

Sevgi, kutsal belkide en kutsal sözcük,

Aşk’ı zaten kirletmiştiler,
Artık "sevgilerin" de şekli değişti...

Sevgisiz kimse yok şükürler olsun...

Sevi/yorum ama KİM’İ?

20 nisan 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder